ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 62 inci maddesi hakkındaki konuşması
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının 62 inci maddesi hakkındaki konuşması


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 62. Maddenin 3. fıkra sonuna "Bu sırlara yargılama faaliyeti çerçevesinde vakıf olanların herhangi bir yöntemle açıklamaları yasaktır, aksi halde genel hükümlere göre işlem yapılır" hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili.

Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, son yıllarda yargının üzerinde açıktan ya da gizliden birçok faaliyet yürütüldüğü bugün hemen herkes tarafından müşahede edilmekte ve tartışılmaktadır. Yine bakınız, son yıllarda yargı üzerinde yapılan tartışmalar cumhuriyet tarihi içinde hiç bu kadar yüksek düzeyde ve acımasızca yapılmamıştır. Yani hiçbir dönemde yargı, bu denli, mevcut siyasi iktidarın güdümünde olmamış ve güven kaybına uğramamıştır ve bugün birileri ve özellikle de AKP İktidarının bizatihi kendisi, işine gelmeyen yargı kararlarından ötürü büyük bir rahatsızlık duymuş ve duymaya da devam etmektedir. Hükûmet olma gücünü elinde tutan AKP zihniyeti devletin bütün kurumlarını ele geçirme, bütün bürokratları, basını, iş dünyasını, sivil toplum örgütlerini, yazarları, aydınları, çizerleri hülasa nefes alan her şeyi yandaş hâle getirme çabası içerisine girmiştir ve maalesef, yıllardan beri devam eden bu anlayışa son yıllarda hız ve yoğunluk kazandırılmış, herkesin adil ve eşit adalet beklediği, beklemesi gerektiği yargıya kadar uzanmıştır çünkü ele geçirilen mevziler yetmemekte ve AKP Hükûmetini tatmin etmemektedir. AKP, bir gün, iktidarı boyunca yaptığı yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve haksızlıkların hesabını vereceğini gayet iyi bildiği için giderayak bu hesapların sorulacağı en ücra yerlere bile AKP kartviziti ekleme ihtiyacını hissetmektedir. Ayrıca, kendi gizli gündem maddelerinden birisi olan ve aziz milletimize "Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi" gibi sahte etiketlerle pazarlanan ama milliyetçi hareketin ta başından beri deşifre ederek karşı çıktığı ve yaşanan süreçte de görüldüğü gibi aslında ihanet açılımı olduğu ortaya çıkan bu projeyi hayata geçirmek için yargının tamamen kendi yandaşlarınca kuşatılması gerekmektedir. İşte bu süreçte, daha önce de belirttiğimiz gibi, önce, geçtiğimiz yıl yapılan referandumun ardından HSYK'nın yapısıyla oynanmış ve sızma operasyonu belirli bir ölçüde gerçekleştirilmiştir, şimdi de Anayasa Mahkemesinin kurumsal yapısı hedef seçilmiştir. Böylece ihanet açılımının önünde hiçbir engel kalmayacak ve 12 Hazirandan sonra iktidarı kaybettiklerinde kendilerince hesap vermekten de bu şekilde kurtulacaklardır.

Değerli arkadaşlar, bütün bunları görmek için kâhin olmaya da gerek yoktur. Bakınız, dağlardan yıldızlı davetiyelerle getirtilen ve büyük nümayişlerle karşılanan bölücü hainlere gösterilen şefkat ve anlayışın, o canilerle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli subaylarından esirgendiği, dahası âdeta eli kanlı katillerin intikamının alındığı bir süreci bugün hep birlikte ibret ve dehşetle izlemekteyiz. Daha geçtiğimiz günlerde, nevruzu âdeta bölücü eyleme dönüştüren, kalabalığı uyaran devletin polisine atılan taşı ve tokadı şöyle bir düşünün isterseniz. Kimler tarafından, hangi cüret ve küstahlıkla yapıldığını bir anlayın artık.

Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, her şeyden önce lütfen kendi vicdanınızda bir değerlendirin ve patronlar kulübü, Sayın Başbakanın tehdidinden olsa gerek, bitaraf olup bertaraf olmamak ve Hükûmete yaranmak için bir Anayasa taslağı hazırlatmışlar. Anayasa'mızın değiştirilemez maddelerini kabul etmiyorlar. Peki, ne diyor o maddeler? "Türkiye Devleti bir cumhuriyettir ve bu devleti kuran halka Türk milleti denir. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür ve dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, ay yıldızlı al bayraktır ve millî marşı İstiklal Marşı'dır. Başkenti de Ankara'dır."

Şimdi soruyorum: Bunların hangisinden rahatsızlık duyulmaktadır? Hangisinden sıkıntı çekilmektedir? Güzel Türkçemizden mi? "Türk milleti" ifadesinden mi? Başkent Ankara'dan mı? Ay yıldızlı al bayrağımızdan mı? hangisinden? Nereden nereye? Dokuz yılda, AKP İktidarının ülkemizi getirdiği nokta işte budur sayın milletvekilleri.

Netice itibarıyla, şu an ülkemizi yöneten zihniyet, bugün sağduyu sahibi, feraset sahibi herkesin nazarında zanlıdır, yarın hukuk nezdinde de sanık sandalyesine oturtulacaktır. 12 Haziran seçimleri bu manada Müslüman Türk milleti için bir kader anı ve son şanstır ve inşallah, 12 Haziranda, ülkemizin millî ve manevi bütün değerlerini yozlaştıran, içini boşaltan bu anlayış tarihe gömülecektir diyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.


,